Başlıkta gayet güzel özetliyor ama yok ben illa açıklamayı da okurum, kıl tüy adamım ben diyorsan anla ki bu blog mlog işleri gereksiz işler. 'Öyleyse sen niye blog takılıyon?' diye sorarsan iki dakka durmam kırarım çeneni. Sana mı sorucam ne takılıp ne takılmayacağımı, istemiyorsan bas git meşgul etme dükkanın önünü...

The Boat That Rocked

The Boat That Rocked
Sıcak film, makara, güzel... Müzikler isa haaarika, biraz eski ama benim kafada...

Pazartesi, Aralık 31, 2007

yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl heeerkese kutlu...

eee bitirdik de nooldu? bokumuz da boncuk mu çıktı? Ben nedense doğum günlerimde değilde yılbaşlarında yaşlanmış hissediyorum kendimi. Bööle buruk buruk oluyorum ama ilk defa bu sene olmadım buruk buruk. Bayağı sıkıntılı geçti 2007, kararlar yılı oldu (ki hala karara bağlanamamışlar var). Umarım bu sene de uygulama yılı olur daha bir boka batar burnum. içimizden ne demek geliyor, "Hay 2007'ninde 2008'inde , gelmişine de, geçmişine de...."

Perşembe, Aralık 27, 2007

karışık...

kafam çok karışııık çoook....

Pazartesi, Aralık 24, 2007

Hastayım hastaa.....

ben hala hastayım. geçen pazartesiden beri. Garip bir grip geçiriyorum. Geçen hafta boğaz ağrısı ile başladı, halsizlik felan derken beni yatağa atmaya kalktı. Ben senin bildiğin hastalardan değilim dedim girmedim yatağa. iffetimi namısımı korudum hatta ilginç atom tedavi yöntemleri ile biraz toplayıp bayramda kamyon şöförlüğü bile yaptım mütemadiyen ama bugün tersimden geldi kalleş. Sabahtan beri kargo poşetleri cebimde kusa kusa hareket ediyorum. midem çıktı dışarı. Taktik neydi, hiç yiyip içmezsen hiç kusmazsın. Öyle yapıyorum şimdi, güzel kusmuyorum ama güçsüz kaldım şimdi de! Dedim ya ters köşe yaptı diye. Amacı o, beni güçsüz bırakacak yemek yedirmeyip sonraa hooop doğru yatak. Artık son ihtimal, bedenimi alabilirsin ama ruhumu asla moduna geçerim. Çok pis bir virüs. Benden zeki eşşoolusu... inanmayan yada zekanı sınamak isteyen varsa buluşalım yüzüne hapşırayım.

Bir pundunu bulup fotoğrafını çektim benim telefonla. Ahanda yandadır. Muhtemel tedavi veya kurtulma yöntemi bilen varsa yazsın. Ama kıçından uydurup beni maymun edecek arkadaşlarıma şimdiden teşekkür edip "bi gidiin allaaanızı severseniz" demek istiyorum.

not: Kargo poşetlerinden harika kusma torbası oluyor. Öncelikle dışarıdan göstermiyor, açıp kusması kolay, kustuktan sonra tuvalete falan boşaltması kolay, sıçratmıyor, beleş. Özellikle fillo kargonun 2 nolu boyutunu tavsiye ederim.


- Show quoted text -

Pazartesi, Aralık 17, 2007

pozitif - negatif

Ne farkettim kendimde, ben ihtiyacım olduğunda mükemmel bir biçimde etrafımda sehpa yaratabiliyorum. Cidden, kıçımı bile kaldırmadan elimi uzatma mesafesindeki herhangi bir şeyi çekip kendime sehpa yapıyorum.

Justine ile takıldık bugün. Çok mutluydu bense bir o kadar sevimsizdim. O sırıttı durdu hemstır gibi sürekli ben de somurttum gergedan gibi. Ne kadar pozitif geldiyse bir o kadar negatif aşıladım ona. (bu arada tdk'ya baktım "pozitif" ve "negatif" türkçeymiş, gerçi "olumlu - olumsuz"da kullanabilirdim ama yine de türkçeye sadık kalmışım) Hoşuma gitmiyor insanlara negatif düşünceler aşılamam, negatif olduğumda görüşmesem mi insanlarla acaba?

Var yine sıkıntı, var...

Çarşamba, Aralık 12, 2007

Tut ki mucizeyi kuyem...

Emre'nin bariton sesini hayal etmeye çalışınca aklıma en nefret edilen sesler kategorisi geldi. Şöyle bir top 10 yapiim diye düşündüm ama on tane bir araya getiremedim. Vatana millete hizmet olsun diye yazıyorum.

1. Demir çatalla porselene yada yine demir tencereye çizik atma sesi.
2. Gece uyurken kulağa gelen sivrisinek sesi.
3. Mikrofonda konuşma yaparken amfiden gelen ve bir anda yükselen "viiiiik" sesi.
4. Diş gıcırdatma sesi. (gıcığım gıcırdatanlara)
5. Yıldız Tilbe ve Ferdi Tayfur sesi. (ikisi düet yapsa tam süper olacak!)

Benden bu kadar varsa aklına gelen yazsın.

Bir konu daha var: "ne olacak bu beşiktaşın hali?" haliyle bu konuyu fazla irdelemeyeceğim. Akşam maçtan sonra eve dönerken biraz düşündüm, ben seviyorum bu başarısızlıkları. Başarısızlığa rağmen sevmeyi de seviyorum. Sahiplenme oluştu herhalde. Para basıp kombine de aldım ya kulübü satın aldım sanki öyle sahiplendim. Sonra da yenilince kızmadan hoş bir tebessümle kabulleniyorum başarısızlığı. Biraz arabesk durumları oluyor ama ne demiş ünlü düşünür Joan Emmanuelle Petit : "Kaderin böylesine yazıklar olsun"

Cuma, Aralık 07, 2007

Abim evin tek çocuğu


"Abim Evin Tek Çocuğu - Mio Fratello E Figlio Unico" gidin. Çok ciddiyim gidin. izleyin. Ama mümkünse son seansa gidin, sonra paşa paşa gidin evinize yatın. Sabah kalkın hala italyanca şarkı söylediğinizi görürsünüz. Film hakkında yorum yapmıyorum sadece git diyorum. Bi laf dinle yaa... Bu fakirden de dualarınızı eksik etmezsiniz..


Dün ne oldu? Combo Can babamdaydı, öğleden sonra işe geldi, benim fit fit bi işim vardı, bindim combo'ya gidiyorum, aaa gariplik var, arabada müzik çalıyor?! Bilmeyenler için, babam müzik dinlemez, rakıyı biraz kaçırırsa şarkı söyler ama dinlemez. Ben en son dinlediğini hatırlıyorum, 80'li yıllardı, TRT'de "Gönül Telimizi Titretenler" adlı bir alaturka program vardı, işte koro yanyana dizilmiş trt formatı şarkı söylüyor. Onu bana videoya çektirir onu izlerdi. Arabada da bir adet muazzez abacı bir de yıldırım bekçi kasedi vardı. O araba da satıldı o zaman. Sonra yaklaşık 20 yıldır babam müzik dinlemedi. Hep ntvradyo, hep haber dinledi, ekonomi dinledi. Dün arabayı aldığımda radyo karmaturka dye bir alaturka radyosu açıktı. Bir garip oldum, babam kafasında çalışmayı bırakıyor herhalde diye düşündüm, ellemedim radyo kanalını, bir hoş seda içinde, huşu içinde, gönül telim titreye titreye gittim.

Perşembe, Aralık 06, 2007

Takatim yoook...

Kışın bu zamanları kendimi bok gibi hissediyorum. Hava karanlık, pis, gece olsun da şu berbat grilikteki havayı görmesem deyip geceyi bekliyorum. Bende de bir leşlik, bir geberiklik, bir uyuşukluk sormayalım gitsin. Herşeyi yapmaya üşeniyorum. İnsan telefon açmaya üşenir mi ya? Sabah kalkmaya gece yatmaya üşeniyorum. O anki pozisyonum neyse o halde kalmak istiyorum.
Her işi erteliyorum sanki sonra yetiştirebilecek gibi. Yakında nefes almaya da üşeneceğim. (gerçekten ne o öyle 2 saniyede bir nefes almak, şöyle 15-20 dakkada bir falan alsak bari, bi tutiim bakalım nefesimi ne kadar gidecek)

22 saniye, üşendim daha fazla tutmaya. Biliyorum fazla tutsam sanki tutmadıklarımın acısını çıkaracak gibi hızlı hızlı nefes alacak bu ciğerler. Ben benim ciğerimi biliyorum bea! Bir de arkadaşlarım fit fit her gece dışarıdalar, hele volkan iti eve girmiyor deyus. Bir de beni çağırıyorlar, ulen ben eve gidecek takati bulamıyorum kendimde sen cafelere mafelere çağırıyon beni.

Ne demiş çinli düşünür, ulu insan Zang Cho Pan "Aaaaayyyy, yok mu beni s.ken..."

Note: Üşendim ama bu haldeyken dinlemeyi çok sevdiğim bir şarkıyı koydum sol tarafa. Çook mayışık, üşen bir şarkıdır kendileri. Üşenmezseniz dinlersiniz, dinlerseniz seversiniz ama üşenirsiniz.... Programımızı kapatırken Smashing Pumpkins'in icrası ile 1979 diyoruz efendim, nice mutlu saatler sizlerin olsun...

Pazartesi, Aralık 03, 2007

azim ve donmuş bir g.t

Her ne kadar kendimle barışık olmaya çalışsam da tam 21 yıl sonra insanların benim harflerimle dalga geçmelerine dayanamazdım. Evet, 21 yıl önce "r" lere "y" diyen ben azmetmiş ve "aayyyyyııııı" "aaaayyyyııııı" diye çalışa çalışa sonunda "aaaaarrrrrıııı" diyebilmeyi başarmıştım. Yıllar geçti, teknoloji değişti ama çevremdekiler değişmedi. "s" leri basmayan klavyemi dert etmemiş "ş" olarak mutlu mesut yaşarken onlar geldi. Yine dalga geçtiler benimle! Üstlerinde siyah önlük beyaz yakalar yoktu ama onlar yine hayatımdaydı! Yine azmettim, 7 gün içerisinde 5. defa açtım lebidopun içini ve sonunda tam olarak tamir edebildim. Aslanlar gibi "s" yazabiliyorum şimdi. Neymiş efendim "aaaaarrrrrrııııııı"....


"Kar yağsın hele gidip karda yatıcam, gökyüzünü seyredicem" diyen ben bu hafta sonu Kerem tombisinin de fikiri ile birleştirme yapınca soluğu cümbür cemaat Maşukiye'de aldık. Maşukiye'de kar olmayınca ve kaldığımız hotel AKP'nin kızılcahamam kampına benzeyince gece şarapları içip blackjack ve king merasimini odada yapıp uyanır uyanmaz very mükellef bir kahvaltının ardından soluğu kartepe'de aldık. İyi ki de aldık. Yalnız dikkatli izleyiciler anlayacaktır, ben salağı karda yatma hayalimi kot pantolonla gerçekleştirmeye kalkınca kelimenin gerçek anlamıyla "götüm dondu". İnsanın götü donarmı demeyin, donar. Test ettim, onayladım. Böylecene karda yatma hayali pek kısa kesildi olsun güzel bir hafta sonu geçirdim. Yapımda ve yayında emeği geçen herkese teşekkürler...

Son olarak; bunu sonuna kadar izleyin hatta kaydedin,
http://www.youtube.com/watch?v=QjA5faZF1A8
elemanın yeteneğine ve cool'luğuna (cool'un olayım beaa) ben hayran kaldım. Tavsiye ettim.