Başlıkta gayet güzel özetliyor ama yok ben illa açıklamayı da okurum, kıl tüy adamım ben diyorsan anla ki bu blog mlog işleri gereksiz işler. 'Öyleyse sen niye blog takılıyon?' diye sorarsan iki dakka durmam kırarım çeneni. Sana mı sorucam ne takılıp ne takılmayacağımı, istemiyorsan bas git meşgul etme dükkanın önünü...

The Boat That Rocked

The Boat That Rocked
Sıcak film, makara, güzel... Müzikler isa haaarika, biraz eski ama benim kafada...

Pazar, Şubat 24, 2008

Kara Kızın gözü yaşlıdır...

Pek özlemişiz Kara Kızım ile birbirimizi. Sabah biraz naz yaptı, zor çalıştı ama sonra alıştıkça açıldı. Öğlende öyle keyifliydik ki sanki hasret çıkartır gibi gittik. Koyduk kulağımıza da place bo isimli ucubelerin meds'ini, allah dağ senin bayır benim... pek özlemişiz birbirimizi, peeek....

Perşembe, Şubat 21, 2008

Dayımlar Kıraysler...

Eser devesi (aslında ayıdır ama burada deve demek geldi içimden) uzun süredir benim ftp şifrelerimi göndermediğinden yazamıyorum blog'a. Ne alaka? Şöyle, bir şarkı var yükleyip onunla ilgili yazacağım, ftp şifreleri yok ya, yükleyemiyorum, haliyle yorum da yapamıyorum yükleyemediğim şarkıya. (Bkz. kabahati birine yükleme misyonu.)

Aslında kılımdır dicey micey ayaklarına, hele yeni nesil 10'a kadar sayıp müzik yaptığını zanneden dingil diceylere iyice kılım. Biri bunlara 10'a kadar saymayı öğretmiş, bunlarda 10 oldumu ritmi zınnk diye değiştirip arayada bir iki atak atıp akıllarınca trance, club, goa gibi isimlerle müzik yaptıklarını iddia ediyorlar. Neyse aralarında yetenekli çocuklar da yok değil. Bir tanesi (dj shadow, isimlerde pek kötü canım!) benim peeek beğendiğim bir güfteyi sözüyle beraber arşınlamış. Araya fitfitlenmiş, çıtırdan ritm felan yapmış yetmemiş paraya kıymış synthizer alıp onunla da oynamış ama güzel yapmış keranacı. Yetenekli Golf Oscar Tango. Neyse ahanda link ...: http://www.upload.gen.tr/d.php/s1/qne4ax2y/six_days-dj_shadow.rar.html

Bakınız bu da ipek'ten geldi. Bir öğrenci evinden çekilmiş bir fotoğraf.
Yaratıcılıkta sınır yok. Ütü ile ısıtılan çorbada ütünün devrilmemesi için okey ıstakalarının kullanılması ise ayrı bir yaratıcılık konusudur. Muhtemelen elektrik kaçak yada ev sahibine bırakılacak muhteşem bir hatıra olacağından işin elektrik enerjisini ısı enerjisine çevirme kısmının maliyeti göz ardı edilmiş. Öğrenciliğim geldi aklıma. Nedense aklıma öğrenciliğim gelince direk beyaz plastik sandalye geliyor. Beş tane ile başladığım öğrenciliğimde 2 tane ile bitirmiştim. ikisi kırılmış biri de hacılanmıştı. (Hangi zihniyet plastik sandalye hacılarsa!) Bu arada onları ikinci el almıştım. Giderken apartmanın boşluğunda bıraktım. (bu kadar da zenginim, paraya para demem durumları, peeehhh)

Perşembe, Şubat 07, 2008

Milli bir eğitim bakanlığı

Tekrar okullu olmak garip bir duygu. "Eşek kadar adam oldun halen mi okuyon yaramaz?" diyecekler diye insanlarla konuşmuyorum bile. Ama öğrenmenin yaşı yoktu hani?! Şaka bir yana kafa basmıyor belli bir zamandan sonra. Ben ki üniversitede menejerlik oyununun başından kalkar sınava girerdim (-bazen kalkamazdım!) yine yer yutardım dersleri şimdi eve gelip bütün gece hıldır hıldır ders çalışıyorum. Çok laf ettik millete "ineeek" diye rabbimin sopası yok vursun kafama kafama böyle çıkartıyor işte.

Dün okulu teftiş etmeye Milli Eğitim Bakanlığından müfettişler geldi. Okul hem ulaştırma bakanlığına hem milli eğitim bakanlığına kayıtlı. İkisi de ayrı denetliyor. Tabii uçuş okulu nasıl denetlenir derseniz izah edeyim. Müfettiş Pilotaj ders programında 15 abuk subuk (kendi tabiri) ders bulmasına rağmen Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersine yer verilmediğini gördü. Hemen müfredatınıza ekleyin dedi. Kütüphanede Atatürk'ü anlatan kitap olmadığını gördü ve kütüphanenin 3'te 1'inin Atatürk ile ilgili kitaplarla doldurulmasını tembihledi. Ayrıca bütün uçuş kitaplarının niye ingilizce olduğu konusunda pek içerledi, filhakika türkçe kitap da yazılmıştır onları koyunuz dedi. Adam gitti, herkesin kafası karışmıştı. Allahtan sınıflarda İstiklal marşı, Atatürk Portresi e Gençliğe Hitabe vardı...