Başlıkta gayet güzel özetliyor ama yok ben illa açıklamayı da okurum, kıl tüy adamım ben diyorsan anla ki bu blog mlog işleri gereksiz işler. 'Öyleyse sen niye blog takılıyon?' diye sorarsan iki dakka durmam kırarım çeneni. Sana mı sorucam ne takılıp ne takılmayacağımı, istemiyorsan bas git meşgul etme dükkanın önünü...

The Boat That Rocked

The Boat That Rocked
Sıcak film, makara, güzel... Müzikler isa haaarika, biraz eski ama benim kafada...

Cuma, Kasım 09, 2007

Tülin insanı ile diyaloglar Version 2.0.1

Onr: Koskoca Tom Cruise bile tarikatçı olduktan sonra bizim Aysun olmuş çok mu?

Tln: Ayol nesi koskoca onun be

Onr: Adam Mission Impossible 2’de dünyayı kurtardı daha ne olsun

Tln: Dünyayı kurtarmadı o, kendini kurtardı

Onr: Ne yani koca filmi Tom Cruise kendini kurtarsın diye mi izledik biz?

Tln: Aman çip mi ne elektronik bir şey kurtardı altı üstü

Onr: Tahtakale’de satılıyormuş gibi bahsettin be kızım….

8 yorum:

Tosbaa dedi ki...

Benim bu Scientology konusunda anlamadığım bir konu var. (Sözde)Demokratik tüm ülkelerde din, inanç ve ifadeler anayasalar ile korunmuş özgürlükler iken hakim olan din dışındakiler anında tehlikeli tarikatlar olarak mimlenip takipçileri de en iyi olasılıkla diğer bireyler tarafından yargılanıp dışlanıyor. En kötü ihtimalle de "tehlikeli" olarak nitelendirilip aktiviteleri kısıtlanıyor.

Bu duruma ülkemizden bir örnek vereyim. Hadislerin çarpıtılmış olduğunu iddia edip sadece Kuran'ı referans alan Submitters International isminde bir oluşum var. Bu oluşumun etkin adamların biri de Amerikan vatandaşı olan Edip Yüksel diye bir zat-ı muhterem. Bu zâtın sitesi http://19.org/ 'a girmeyi deneyin bakalım neyle karşılaşacaksınız. Adamların söylemleri benim de umurumda değil ama bu tip tavırlarla düşünsel özgürlüklerden ve demokrasiden bahsedilmesi sadece komik.

Üst paragrafın Türkçe'si; zibidinin teki sayntolog olmuşsa olmuş, size ne yav? :)))

Ayrıca, Tülin'le ikiniz bir olup sitend-ap yapsanıza. Heba oluyor, bu ikili yeteneğiniz.

Onur dedi ki...

Bakınız hata şurada,düşünme ve din özgürlüğü demek sen istediğim düşünceyi ve dini güdebilirsin demek ama bunu istediğin gibi yayabilirsin demek değildir. Senin düşüncen veya inandığın din (belki kötü niyet var belki yok) genel için zararlı olabilir ve sen bunu değerlendirebilme yeteneğine sahip olamayabilirsin bu durumda yargı kararı verir ve "çötööönk" diye kapatır bu durumu. Biraz daha basit anlatmaya kalkarsam, mastürbasyon veya seks yapmak suç değildir ama toplum içinde bunu yapmak suçtur. Gerekçelerini yapan kişinin aklı almayabilir zaten yargı herkes tarafından anlaşılır birşey de değildir.

Tülin ile stand-up meselesine gelince o gerçekten kamu vicdanına sığamayacak kadar büyük bir suçtur.

Tosbaa dedi ki...

İyi hoş da, doğru ya da yanlışa karar verme yetkisi bireylerin elinden alınır ve devlet onlar adına karar vermeye başlarsa buna faşizm deniyor. Hatta bu duruma da kısaca "Teokratik Faşizm" diyelim.

+Doğru ya da yanlış, bireylerin tanımladığı değerlerdir. "Consensus Theory" denen kabul görmüş bir söyleme göre, "doğru" çoğunluğun kabul ettiği kavramdır ve bunun optimum bir getirisi olma zorunluluğu da bulunmaz.

Sex+Mastır örneklemeni beğendim am inançlar ile fiziksel dışavurumu olan doğal ihtiyaçlar arasında doğrudan bir karşılaştırma ya da örnekleme yapmanın ne kadar uygun olduğundan emin değilim.

Neyse, herhangi bir durum da beni çok ilgilendirmiyor aslında. Öylesine konuşuyorum işte.

Sokaktaki öpüşme, koklaşma... gibi önsevişme ritüellerinin de yasaklanması dileğiyle.

Sevgiler...

Onur dedi ki...

faşizm: "Kavramın kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince fasces, İtalyanca fascio sözcüklerinden gelmektedir."

Faşizm zorla dayatma olarak da algılanır. Takdir edersin ki genel doğruların dayatılmasına gerek yoktur. Kıssadan hisse, sosyal devlet sokakta yiyişenler için "yiyiş evleri" kursun, kurtulalım!

Tosbaa dedi ki...

Kelime oyunları yapalım diyorsan, Faşizm kelimesinin babasının Mussolini olduğunu ve kelimenin İtalyanca Fascio'dan (Fiil hali Fasciare) geldiğini (O da "fasces"ten) ve birlik, topluluk anlamına geldiğini hatırlatayım. Üstelik Latince "Fasces" denen çubuk demetine balta eklenmesi sadece savaş zamanlarında kullanılan bir sembol olarak kabul ediliyor. Ana yönetim biçimi bakımından faşist olarak tanımlanan iki ülkede de bu ideolojinin savaş dönemlerinde aktif olduğunu düşününce şaşırtıcı bir durum da değil.

Faşizm, toplumun iyiliği için doğru olduğu varsayılan kavramların iktidar sahipleri tarafından dayatılması olarak tanımlamak daha doğru olsa gerek. Farklı parametreler gösterse de, tüm faşist yönetimlerin otoriteryan olması ortak özellikleri. Bunun dışında elitistlik, popülistlik, corporatistlik... gibi parametreler de var ama en baskın özellik yine de otoriteryan olmaları.

Teokratik faşizm diye bir kelime uydurdum madem, bir de örnek vereyim. Galileo'nun dünyanın yuvarlak olduğunu iddiasına karşılık mahkemeye çıkmasının öyküsünü bilmeyen yok. Fakat sonucunu da "bilen" yok; Bir süre sonra ev hapsine çevrilen ömür boyu hapis, aforoz, yazdığı ve yazacağı tüm kitapların yayınlanmasının yasaklanması. O zaman dünya yuvarlak (i.e. Geoid) değil miydi? O zaman "Doğru" olan dünyanın düz olduğuydu ve insanların bunu bilmesi İncil'le çeliştiği için yanlıştı.

Ya da sana anlattığım bir öyküyü hatırlatayım. 1985 yılında Greenpeace'in Rainbow Warrior isimli gemisi bombalanarak batırıldı. Doğru olan teröristlerin gemiyi batırıp iki kişiyi öldürdüğüydü. Gerçek olan ise Fransız Gizli servisinin iki ajanının marifeti olduğuydu ve Mitterrand 20 sene sonra bizzat özür diledi. Yanlış hatırlamıyorsam, Fransa demokrasi ile yönetiliyordu, değil mi?

Biraz da kendimize bakalım. Gladio denen Nato destekli operasyon çerçevesinde ve sonrasında devlet eliyle yapılan terörizmi çok çabuk unuttuk. Yakın tarihte, sürekli aydınlık için bir dakika ışıklarımızı kapatmadık mı? 2 sene önce bizzat sayın Erdoğan, derin devletin etkisinin azaltılması, hatta tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini söylemedi mi? Cumhuriyet ilan edileli kaç sene olmuştu?

Saçmaladığımın farkındayım ama sözün özünde, kesin bir şekilde ayrılmış siyah ve beyaz gibi iki ucun olmaması var. İsmi "Faşist " olmayan yönetim biçimleri; ideolojiler de çıkarlarıyla örtüşmeyen durumlarda faşistçe davranabiliyorlar. Hatta, çıkarlarıyla örtüşmeyen belli konularla ilgili tavırları sürekli faşistçe.

Neyse, benden pes. Bu kadar uzun cümle kurmayalı çok uzun zaman olmuştu ve kurabildiğimden de emin değilim aslında. Bir daha kazayla, ciddi sayılabilecek bir konuya yorum yaparsam kafama beyzbol sopasıyla falan vur.

Sevgiyle kal...

P.S. Türkçe Wikipedia'ya kaynak olarak güvenme. İngilizce'sinde en azından "Peer Review" denen işler bir mekanizma var ama yerli malı olanda "kaynakça" kısımları bile "sallamasyon" ekleniyor.

P.S. 2: Yiyiş evleri zinaya imkan sağlayacağı için caiz olmaz. Yasaklasınlar işte toptan. :)

SvYrt dedi ki...

.. nasıl buraya yolum düştü bilmiyorum ama .. aysunu, yanında da tarikatı görünce kahkahayı bastım ... ne güzel oyalanma ne güzel bir kaçış ..yargılamacılık mı oynuyoruz .. nedir bu ? ben de merak kontrol çok olduğu için orayı buldum siz ne yapıyorsunuz ŞİMDİ merkez yolunuzda mısınız ? şimdi acaba nerde birbirimize aynalık yapıyoruz ... neyse ben şimdilik gülmemle kalayım :))))
akşama aynalık çalışırım :)

Onur dedi ki...

şvyrt kim oldugunu bilmiyorum ama yazdıklarını anlamayınca şenin kim oldugunu anladım. şen benim blogun aynaşı olşana. pembelere boya blogumuzu, ışıklar gonder...

SvYrt dedi ki...

duyurulur ben aysun ...
kimse kimseyi tanımaz bunu akılla bile biliyordum bırak üstbenime sormayı :)
bu arada sen kendini tanıyor musun ?
ben senin aynanım bile hatırla artık ...