Başlıkta gayet güzel özetliyor ama yok ben illa açıklamayı da okurum, kıl tüy adamım ben diyorsan anla ki bu blog mlog işleri gereksiz işler. 'Öyleyse sen niye blog takılıyon?' diye sorarsan iki dakka durmam kırarım çeneni. Sana mı sorucam ne takılıp ne takılmayacağımı, istemiyorsan bas git meşgul etme dükkanın önünü...
Çarşamba, Ekim 31, 2007
Efendi ol ciğerimi ye...
Sihirliymiş bu süveter denen zımbırtı. Tüm gün acayip efendi hissettim kendimi. Gayet sakin ağırbaşlıydım, efendi gibi takıldım, olaylara büyümüşte küçülmüş veletler gibi baktım, "hmmm" dedim bol bol, trafikte minibüsçülerle bile dalaşmadım, akşam üzeri birkaç müşteriye asabiyet yapmam dışında gayet efendiydim. Dedim ya sihirliymiş bu süveter...
Bu arada grevdeki telekom çalışanları müsaade ederlerse chris cornell'ın unplugged olarak zikrettiği "billy jean" isimli eseri yan tarafa yüklemeye çalışıyorum. Sindirelim.
Salı, Ekim 30, 2007
Velet...
Cuma, Ekim 26, 2007
Bina ifşa edelim...
1. Parti kurma işinde çok yalnız kaldım. Başıma gelenler Erkan Mumcu'nun bile başına gelmemiştir.
2. Robin'in gençliğinin olduğu bölüm how I met your mother'ın en iyi bölümüymüş.
3. Çöp kutusu hala canavarlar gibi çalışıyor.
Pazar, Ekim 21, 2007
muunlayt sonat
Şimdi efendiler, kafanın durma noktasına geldiği anda kapatıyorsunuz bütün ışıkları, uzanıyorsunuz olduğunuz yerde, gözleri de kapatıp, orta seste bu şarkıyı açıyorsunuz. Çok değil hepi topu 5-6 dk. gözler kapalı dinliyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki resetlenmişsiniz. En son kendinize ne zaman reset attığınızı düşünün. Haaa, o zaman resetleyin kendinizi. Bu fakire de bir dua edersiniz artık...
Cuma, Ekim 19, 2007
paket olsun 2 - the parti on the road...
Bilinmeli ki kuracağım siyasi parti için yaptığım çağrıya gelen tepkiler beni yıldırmadı. Halk beni anlayamadı. Tabii böyle bir oluşum için daha hazır olamayabilirler. Bu oluşum bu halka birkaç beden büyük gelmiş olabilir. Man on the moon triplerine sokmayın burada adamı…
Şimdi efendim halkın bu oluşuma karşı duruşunu 3 ana başlık altında toplamam gerekirse (neden hep 3’tür, var mı bilen?)
1. Siyaset ne ola ki…
Biliyorum biz siyasetten uzak durması sıkı sıkıya tembihlenmiş bir kuşağız, bizden önceki kuşaklar cop denen o münasebetsiz aletle “yakinen” haşır neşir olduklarından, hala oturup kalktıkça bize siyasetten uzak durmamızı öğütlerler. İşte oluşumumuza katılmayanların bu nedenle sessiz kalmasını olgunlukla karşılıyorum. (Nasıl “babaç” bir parti başkanı imajı oturtuyorum, bak bak..) Nasıl olsa bir gün çelerim akıllarını…
2. Benim dedem de muhtar olacaktı da…
Katılım göstermek isteyen insanlara buradan bir “tüüüh size” demek istiyorum. Bre siz ne arsız insanlarmışsınız. Biri bakanlık ister, öbürü müsteşarlık ister, biri kart bastıracak mıyız diye sorar, diğeri “parası nasıl bu işin” der, öbürü “benim plakam da 00 kaç yazacak” diye sorar, öbür biri “ben de çiçek sulayabilecek miyim?” der, öbür diğeri örtülü ödenek varsa katılacağını söyler. İşte böyle adamlarla mı kurtaracağız memleketi? Alayına tavsiyem oklu partiye, ampullü partiye, atlı, eşekli partilere gitmeleridir. Siyasetten anladığınıza bakın be. Yazının ertesine “sen siyasetten ne anlıyorsun” diye soracaksanız da sormayın. Utanın. Cevap bile vermem ben buna! Çok ayıp. Bize vatanı milleti için nokyasını, aypodunu, leptopunu feda eden, paramı efese, dolucaya, abzolüde vermem partime bağışlarım diyecek insanlar lazım. Ya bunu böyle kabul edin yada dedeniz gibi bir siyasi hayata sahip olun.
3. Hahaha,,, ayy Onur hiç güleceğim yoktu…
Bu insan profili var ya bu insan profili, işte gıcığım onlara! Bittiniz ulen siz, bundan böyle siyasi arenada karşıma çıkmayın. Dökerim ipliğinizi pazara. İnanın bana benim karşımda olmayı hiç istemezsiniz. Hayır, burada psikolojik baskı yapmıyorum, damarlarınızda akan kanda var olan “luzır” hissinizi açığa çıkarmak hiç istemiyorum, sadece size çok pis bir bakış atmak istiyorum. Hatta atıyorum şu an…
Öncelikle partinin yönünü belirlemek lazım, benim düşündüğüm sağ parti gibi görünen, sol eğilimlerin altında ezilmeyen, merkeze yakın, muhafazakar gibi duran ama muhafazakar olmayan bir parti olmalıyız. Biliyorum şu an bu tarz parti çok var ama biz farklı olacağız.
Yönümüzü de belirledikten sonra geriye hala süregelen ciddi bir isim bulma ve parti amblemi problemi geliyor. Amblem de hayvan kullanmak eskimiş gibi gözükse de imaj oturtmak için aklıma gelen birkaç hayvan var. Dargın olduğum arkadaşlarımın resimleri de olabilir tabii.
Eveeet, son kez çağrı yapıyorum, var mı memleketi için bir şeyler feda etmeye hazır olan (ytl, Usd, €, aypod, lepidop, empiüç pileyır vs…). Hani nerede eller, hani hani???
Pazartesi, Ekim 15, 2007
how I met your mother
(how I met your mother ne ola ki? diyenler için http://alpha.cbs.com/primetime/how_i_met_your_mother/ )
Perşembe, Ekim 11, 2007
Past tense...
…Soğumuş kahvenden bir yudum daha alıyorsun, o sigarasını söndürüyor. Sigarasıyla beraber sessizliğini de sonlandırdığını anlıyoruz, kuru dudaklarını yalayıp söze girdiğinde; “bir sorun olması gerekmez miydi?” diye soruyor, bir şeylerin bitmesi için bir sorun; aldatma, geçimsizlik, kıskançlık falan filan… Demek ki gerekmezmiş diyorsun. Böyle biteceğini tahmin etmiyordun, o ise biteceğini bile düşünmüyordu. Gereksiz cümleler kurmak istemiyorsunuz hissettiklerinizin paralelliği bu kadar açıkken. Zaman birkaç yutkunma kadar geçiyor, onun gözünden bir damla yaş süzülüyor aynı camdaki yağmur damlaları gibi. Yavaşça kalkıyor masadan, sigara paketini alıp son bir kez sana bakıyor, sen gözlerini kaçırıyorsun. Tekrar baktığında gördüğün onun kapıyı açtığı oluyor. Arkana yaslanıp bir süre yağmuru izliyorsun, kahve fincanındaki son yudumu alıp sen de kalkıyorsun, hesabı ödeyip çıkıyorsun. Ben garsondan bir kağıt ve bir kalem rica ediyorum…
Bu akşam bir cd ararken buldum, ne zaman yazdığımı bile hatırlamıyorum, son paragrafını ekledim. Sol taraftaki "Janis Joplin - Summer Time" ile iyi gidiyor.Cumartesi, Ekim 06, 2007
paket olsun
Öncelikle bizim milletimiz "yeni" sever. Vallahi. Yeni bir şey görsün mutlaka bızıklar, kurcalar, bakar vs. O yüzden üç gram sosyoloji bilgimi kullanarak yeni bir parti ve isim olmamız lazım diyorum sizlere buradan seslenirken... (nasıl da girdim genel başkan havalarına! alkış yok mu alkış...) Hıh, yeni parti yeni isim ama isim ne olacak? Bir kere artık isimler partinin görüşünü bildrmiyor. Ne ampul partisi aydınlık felandır, ne Chp halkçı partidir, ne dsp sol partidir, mhp'nin de hareketini görebilmiş değiliz. Yani ismimizin bizi anlatması gerekmiyor. Daha güven oluşturucu bir isim olabilir. (hemen örnekler: "garanti partisi" , "güven partisi", "bizde yamuk yok partisi") tamam güven'in yanında his uyandırmalı (örnek diyorum: "bir demet yasemen partisi" , "huzur partisi" , "sevdim de ne oldu Efes pilsen zengin oldu partisi") okeydir, sonracığıma karizmatik olmalı (evveet, örnekler tavşan kanı: "dizayn partisi" , "quarisma partisi" , "george clooney partisi") gayet şöndür, rahatlatmalı insanları (örnek yok mu örnek: "bi şey olmaz partisi" , "ayıp ediyon ne demek partisi" , "bu dükkan 50 senedir burada partisi" )
Eyvallah, hepsi güzel isimler ama öyle bir isim olmalı ki bütün bu isimleri ve özellikleri barındırabilmelidir. Yok öyle bir isim diyen arkadaşlara da çok teessüf ediyorum. Niye öyle diyorsun allaaa sen? Tamam bizim de aklımıza gelmiyor ama buluruz, düşünürüz. Şimdi buradan siz sevgili insancıklara seslenmekteyim, gelim kuralım gayri ciddi partimizi, birlik olalım, görevler alalım, sistem kuralım, iş bölümü yapalım, elimizi taşın altına koyalım, çete kurmaktan DGM'lik olalım, cop yiyelim münasip münasip, sonra copun etkisi ile solcu bıyığı bırakıp reklamcı olalım, paranın dibine vuralım, ukala olalım, ahkam keselim yada biz sadece parti kuralım. Ama önce isim bulalım. Yada parti kurmayalım parti yapalım, "verisdi partiiieeee" diyen bilek ayt piis'i çaaralım, aaa fergie ne kadar da kısaymış diye şaşalım...
tamam kısa devre yapmaya başladım, ruhuyemi sıhhiyeye kavuşturur kavuşturmaz tekrar yazacağımdır, bu arada partiye üye olmak isteyenler ellerini kaldırsın, hani hani hani...