Başlıkta gayet güzel özetliyor ama yok ben illa açıklamayı da okurum, kıl tüy adamım ben diyorsan anla ki bu blog mlog işleri gereksiz işler. 'Öyleyse sen niye blog takılıyon?' diye sorarsan iki dakka durmam kırarım çeneni. Sana mı sorucam ne takılıp ne takılmayacağımı, istemiyorsan bas git meşgul etme dükkanın önünü...

The Boat That Rocked

The Boat That Rocked
Sıcak film, makara, güzel... Müzikler isa haaarika, biraz eski ama benim kafada...

Çarşamba, Eylül 26, 2007

Ya benim keçeli kalemlerim noolcek sarp bey...

Teee Burger King'den beleş motorola telefon çıktığı günden beri (1999) bendeniz 100-150 milyonluk telefonu 12 taksitle alır, ata tuta kullanırdım. Yes - No olsun, ee bi de alarm yeter. Bu durumdan kelli telefonlarımı sağa sola koymayı değil de atmayı tercih ederdim. En az 70 defa unuttuğum yere geri dönüp telefonumu alma huyum da cabası. Şimdi niye yazıyorum bunları, çünkü dün akşam Volkan itinin de aklıma girmesi ile ne zamandır "alsam bir pocket pc hem işimi gücümü yanımda taşısam, smart&simple felsefeme ihanet edip organizer adamı olsam" düşüncem alevlendi. Dayanamadım gittim bugün kendime bir pocket pc aldım. İyi mi ettim kötü mü göreceğiz ama fena bir vicdan azabı çekmekte bu deli gönül. Birincisi bu aleti pahasından dolayı nah atar tutarım, ikincisi isviçre kadar boyutu olduğundan orama burama sokamam, üçüncüsü unuttuğum restoranlarda dönünce "aa biz görmedik" cevabı alırım, dördüncüsü şakır şakır kullanamam kasnak alet arabayı sağa çekip kullandırır kendini, beşincisi, altıncısı gider bu liste. Negatif adam olduğumuzdan artıları saymaya gerek yok eksiler bize yeter! Hal böyle, ben eski telefonuma geri döneceğim gibi geliyor ama hayırlısı...

Hiç yorum yok: